Kispet
Kispet sözcüğü, Arapça “kisvet”
kelimesinden gelmekte olup belden aşağı giyilen giysi anlamına gelmektedir.
Yağlı güreşe çıkan her pehlivanın güreş malzemesinin başında “kispet” gelir.
Manda, dana, malak, keçi, sığır gibi hayvanların derisinden yapılan, bel kısmı
dört parmak genişliğinde ve kalın olan bir alt giysisidir.
Kispet; kasnak, hazne, arka, oyluk, paça, şiraze, ayna bölümlerinden oluşmaktadır. Geleneksel el sanatlarımız içinde yer alan kispet ve kispet ustalığı, yağlı güreşlerin çok önemli bir boyutunu oluşturmaktadır.
Bazı araştırmacıların iddia ettiği gibi, kispetin yağlı güreşle kültürümüzde
var olduğu düşüncesi kanaatimizce yanlıştır. Çünkü Türklerin güreşirken
deriden yapılmış giysiler giydiğini, İskit/Saka Türklerine ait kemik bir
avadanlık üzerine işlenen güreşçi figürlerinde ve sonrasında 9. yüzyıl
civarında oluştuğu varsayılan Manas Destanında görmek mümkündür.[1]
Türkiye’nin meşhur kispet ustaları arasında 1900 yıllarında İstanbul’da en iyi kispet diken Yeşil Hafız ve onun ustası Nazif Hoca idi. Yine bu senelerde amatör olarak yalnız arkadaşlarına ve sevdiklerine Vefalı Nazif Efendi Pehlivan da kispet dikiyordu. Yazar Celal Davut Arıbal yazdığı Çolak Molla adlı eserinde de “Benim bildiğim, eski zamanda İstanbul’da iki kispetci olduğunu bunlardan birisinin Topkapı’da kispetci Abdullah diğeri de Saraçhane başında yer alan Kisbetci Hafız” olduğunu belirtmektedir. Cumhuriyet döneminin kispet ustaları içinde de Balıkesirli Hidayet Başsaraç ve Bigalı İrfan Şahin yer almaktadır.[2].
Günümüzde ise yok olmaya yüz tutan bu mesleği zamana direnerek sürdürmüş olan Bigalı İrfan Şahin; Bigalı Mehmet Derse ve Samsunlu Uğur Kesen gibi ustaları yetiştirmiştir. Bigalı İrfan Şahin kispet yapımında derin bir bilgi ve beceriye sahip olan çok değerli bir ustadır. Kendisi 2012 yılında gerçekleştirilen ödül töreniyle Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “Yaşayan İnsan Hazinesi” olarak ilan edilmiştir. Yine kispet yapımcılığı da Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2013 yılında 01.0044 envanter numarası ile “Türkiye'nin Somut Olmayan Kültürel Mirası” listesine alınmıştır[3]. Edirneli Adem Kayın da Edirne’de kispet ustası olarak bu mesleğin devam etmesi için emek harcamaktadır. [4]
Kispet ustalarından Hidayet Başsaraç ile Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2012 yılında “Yaşayan İnsan Hazinesi” olarak ilan edilen İrfan Şahin'in özgeçmişleri ile ilgili bilgiye aşağıdaki link'i tıklayarak erişebilirsiniz.