Muradiye Cami

Muradiye Cami

       Muradiye Camii, Edirne'nin Meydan Mahallesi, Küçükpazar semtinde yeni saraya hakim bir tepe üzerindedir. 

II. Murat Han tarafından ilk önce Mevlevihane olarak yapılan bu cami sonradan aynı hükümdar tarafından semahane tahtaları kaldırılıp bir minber ve minare ilave edilerek camii kullanımına getirilmiştir. Caminin yapılış tarihi ile ilgili olarak şehir tarihçileri değişik tarihler belirtmektedir.

Ahmet Badi, Riyaz-ı Belde-i Edirne adlı eserinde yapılış tarihini H:830-M:1426 olarak belirtirken,[1] Dr.Rifat Osman da Edirne Rehnüması adlı eserinde bu tarihi H:837-M:1433 olarak yazmaktadır.[2] Oktay Aslanapa da Edirne’de Osmanlı Devri Abideleri adlı eserinde caminin yapılış tarihini H:839-M:1436 olduğunu belirtmektedir.[3] Caminin kapısı üzerinde yer alan kitabesinde caminin H:839-M:1435-36 yılını yazdığı ancak bugün kayıp olan II. Murad vakfiyesinin de bu tarihin H:830-M:1427 tarihli olduğu bilinmektedir. Külliyenin mimarı belli değildir, ancak mimar Şehabeddin tarafından yapılmış olduğu düşünülmektedir.

Cami, Mevlevihane, İmaret, Çeşme ve Mektepten oluşan külliye olarak hizmet vermiştir. Camii günümüzde haziresiyle birlikte sağlam durumda olup ibadete açıktır.[4]  Cami giriş kapısının yan duvarına konulan levhada caminin inşa tarihi olarak 1436 yazmaktadır.

H:1327-M:1909 tarihinde padişah tarafından verilen para ile Semahane onarılıp genişletilmiştir. Camii, 1751 depreminde harap olduğundan 1752 yılında onarım görmüştür.[5] 1957 yılındaki depremde de bir defa daha yıkılan minare tekrar yenilenmiş ve şimdiki hale getirilmiştir.

Camii, Ters “T” planlı, tabhaneli camilerdendir. Ana mekan mihrap arsında arka arkaya iki kubbeyle örtülmüştür. Girişteki kubbe sağ ve solda eyvan şeklindeki kubbeli tabhanelere açılmaktadır. Kuzey-batı köşesinde, içerden merdivenle çıkılan bir minaresi ve avlusunda şadırvanı bulunmaktadır. Son cemaat yeri beş bölümlüdür.[6] Bugün herhangi iz bulunmamasına karşın yazılı kaynaklarda orijinal minaresinin çinilerle süslü olduğu bilgisi yer almaktadır.

15. yüzyıla ait altıgen, İznik çini panoları ve zengin kalem işleri caminin önemli özelliklerindendir. Özellikle lacivert, sarı, açık yeşil, firuze ve mor renklerin hakim olduğu çinilerle bezenmiş mihrap Osmanlı devrinin en önemli çinili mihraplarındandır.[7] Cami, çini süslemeleriyle olduğu kadar duvarların üst kesimlerinde, kemer ve kubbelerde yer alan özgün kalem işleri ve ahşap minberi ile de mimari süsleme açısından önem taşımaktadır. Camide Osmanlı çini sanatının erken dönemlerini temsil eden beyaz astar üzerine ve şeffaf sıraltı mavi-beyaz bitkisel ve geometrik desenli duvar çinilerinin en güzel örnekleri yer almaktadır.[8]  Ancak bu çinilerin 2001 yılında birçoğu tahrip edilerek çalınmıştır. Günümüzde çini restorasyonu ile kırılan parçalar tamamlanarak yerlerine takılmış, çalınan çinilerin yerleri alçı sıva ile kaplanıp boş bırakılmıştır.[9]

Camii 2005 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılıp ve tekrar ibadete açılmıştır. 2005 yılında tamamlanan restorasyon çalışmasıyla kuzeydoğuda tabhâne önündeki pâyede bir çeşmenin varlığı ortaya çıkarılmıştır.

Caminin güneyinde ve güneybatısında içinde tekke şeyhlerinin, şairlerin ve din âlimlerinin gömülü olduğu hazîresi yer almaktadır. Hazire alanı içinde, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin evlâdından mevlevîhânenin birinci şeyhi Celâleddin Çelebi ile ikinci şeyhi Cemâleddin Çelebi’nin yanı sıra tekke şeyhlerinden Mehmed Ârif Dede, Osman Dede, şair Neşâtî, Seyyid Mahmud Dede, şair Enîs Receb Dede, Mehmed Emin Dede, Süleyman Dede, Ahmed Dede, Ali Eşref Dede, son şeyh Selâhaddin Dede ve Şeyhülislâm Mûsâ Kâzım Efendi’nin mezarları bulunmaktadır.

Tarihi mezarlık alanında bulunan mezar taşları Kasım 2022 tarihinde yapılan restorasyon çalışmalarıyla onarılmış ve mezar taşlarının yanlarına açıklama bilgileri konulmuştur.

 1938 yılında harap halde olduğundan Trakya Umum Müfettişi Kazım Dirik tarafından yıktırılan Mevlevihane, Ocak 2024 tarihinde Edirne Valisi Yunus Sezen tarafından tekrar ayağa kaldırılması için rölöve, restitüsyon ve restorasyonu çalışmaları başlatılmıştır. Mevlevihanenin en büyük yapısının 21 odadan oluşan 2 katlı Şeyh Konağından oluşmaktadır. 

Vakıflar Genel Müdürlüğünün mülkiyetinde bulunan camii, Edirne Kültür ve Tabiat Koruma Kurulu tarafından tescil altına alınmıştır.


Camii ile ilgili kısa film için tıklayınız


Kapak Fotoğrafı: Enver Şengül


Ender Bilar - www.enderbilar.com


Kaynakçalar:
[1] Badi, Ahmet (2000) Riyaz-ı Belde-i Edirne.- Çev: Dr. Ratip Kazancıgil.- İstanbul: Edirne Valiliği Yayınları No:13, s.;47.
[2] Osman, Rifat (1994) Edirne Rehnüması –Edirne Şehir Klavuzu- Çev:Dr.Ratip Kazancıgil.- Edirne: Türk Kütüphaneciler Derneği Edirne Şubesi Yayınları No: 15, s.;44
[3] Aslanapa, Oktay (2014) Edirne’de Osmanlı Devri Abideleri.-İstanbul: Edirne Valiliği Yayınları, Edirne Kitapları No:3, s.;70
[4] Akçıl, Nesrin Çiçek; Özer, Cebe (2020) Muradiye Külliyesi.- Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt:31, s.;199
[5] Osman, Rifat (1994) Edirne Rehnüması –Edirne Şehir Klavuzu- Çev:Dr.Ratip Kazancıgil.- Edirne: Türk Kütüphaneciler Derneği Edirne Şubesi Yayınları No: 15, s.;44
[6] Vakıflar Bölge Müdürlüğü.
[7] a.g.a.e.
[8] Yılmaz, Gülgün (2015) Edirne’nin Erken Osmanlı Devri Yapılarında Çini Süsleme, Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 5, Sayı: 10, Temmuz 2015, s.68
[9] Akçıl, Nesrin Çiçek; Özer, Cebe (2020) Muradiye Külliyesi.- Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt:31, s.;199